AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
kod dnm
bina puanları kod
Seyir Defteri.
Ders Sistemi ve Alımlar
Passive
Lucinda Queen
Kurt Adam Klan Alımları
Sorularınız
Sorunlarınız
Gizemmli_kız
Ptsi Şub. 22, 2016 12:57 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:11 pm
C.tesi Ocak 30, 2016 11:21 pm
C.tesi Ocak 30, 2016 11:20 pm
Paz Ocak 24, 2016 5:59 pm
Perş. Nis. 11, 2013 3:25 pm
Perş. Nis. 11, 2013 3:01 pm
C.tesi Ekim 13, 2012 9:50 pm
C.tesi Ekim 13, 2012 9:33 pm
Çarş. Tem. 11, 2012 9:15 am












Paylaş
 

 Nerissa ^^

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nerissa Gloire

VI. Sınıf Çaylak VI. Sınıf Çaylak
Nerissa Gloire



Mesaj Sayısı : 3
Nerden : Aynanın karşısından.

Karakter Kartı
Rp Puanı:
Nerissa ^^ Left_bar_bleue98/100Nerissa ^^ Empty_bar_bleue  (98/100)

Nerissa ^^ Empty
MesajKonu: Nerissa ^^   Nerissa ^^ EmptyPerş. Ağus. 18, 2011 11:33 am

Bir arkadaşımın doğum gününe gidecektim birazdan. Üzerime en güzel elbisemi çekmiş, çoktan hazırlanmıştım. Aynaya son kez baktım, kestane rengindeki bukle bukle saçlarımı düzelttim ve dudağıma en sevdiğim rujumu güzelce sürüp, evden çıktım. Kolumdaki çantayı haffiçe kendime çekip, gümüş renkli anahtarla kapıyı sıkıca kilitledim. Anahtarı, çantama koymak için çantamı avucumun içiyle sıkıca kavradım. Bu çantayı uzun zamandır kullanmıyordum. Çünkü bu annemin çantasıydı. Biraz eski ve değişik tasarımlıydı. Belki annemi hatırlamak istemediğim için takmıyordum bu çantayı, fakat hiç alakası yoktu. Ona benzeyeceğimi düşündüğüm içindi bunların hepsi. Eski hatıraların canlamasına izin vermemek için çantayı belimde hizaladım, ve gökyüzüne baktım. Hava en sevdiğim renge, laciverte, dönmüştü. Hafif hafif rüzgar esiyordu, dalgalanan eteğim de rüzgara eşlik ediyordu. Ayın ışığı tüm yolu aydınlatıyordu. Aydınlık olması beni biraz da sevindirdi. Son kez kendimi kontrol ettim ve derin nefes aldım. 'İşte hazırsın Nerissa.' Ağır adımlarla kasaba meydanına doğru yürümeye başladım. Biraz yürüdükten sonra, telefonum çaldı. Arayan büyük ihtimalle arkadaşım Erica’ydı ve tahminimde yanılmamıştım. Telefonu açtım. Onun sorusuna karşılık olarak cevap verdim. “Vişne olabilir mesela, evet.” Dedim. O da bana katıldı. Ve telefonu kapattım.

Kasaba meydanına yaklaştığımı, kalabalıkla fark ettim. İnsanlar bir araya toplanmışlardı. “Orada neler oluyor acaba?” diye söylendim. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve kalabalığa yaklaştım. İnsanlar birbirlerine bir şeyler diyorlardı. Fısıltılar halinde geliyordu sesleri. “Yazık!” diye inledi bir kadın. "Gerçekten ölmüş mü? Kurt mu parçalamış?" dedi biri. Ben iyice meraklanmıştım. Fısıltılar bir süreliğine durdu ve yeniden başladı. Kalabalıktan fırsat bularak yerde yatana doğru kafamı uzattım. ‘Kurt mu?’ Diye iç geçirdim. Kurt böyle yapamazdı. Görebildiğim kadarıyla zavallının tüm kanı çekilmişti. Başka doğaüstü güçleri olan birileri olabilirdi. Kasabada bulunan vampirlerden de haberim vardı. Bu adamı öldüren başka bir şeydi. Kurt olamazdı. Geriye sadece tek bir seçenek kalıyordu. Açık ve netti…

Cesetin suratını görmem ise, bende bir şok etkisi yaratmıştı. Yerde yatan kişiyi, son birkaç gündür sıkça görüyordum. Ben ona gülüp geçerken, o benim kalbimi kazanmakla meşguldü. Yolun ortasında parçalanmış ceset görmekten daha kötüsü; o cesedin sahibini tanıyor olmanızdır. Ellerim titremeye başladı ve kendi sessizliğimde boğuluyordum sanki. “Aman Tanrım!” dememle bir adam bana dönerek, “Tanıyor musunuz?” diye, soru yöneltti. Kafamı yukarı aşağıya sallayarak yanıt verdim. İçimdeki sesleri yatıştırmak istercesine “Polise haber verdiniz mi?” dedim. “Evet, birazdan burada olurlar.” Ayağım geri geri gidiyordu. Bu cevapla yetinmiştim ve eve geri dönmeye karar verdim. Çünkü burada durmaya daha fazla katlanamazdım. Gözlerimi yerden kaldırıp, evin yoluna doğru döndürdüm. Bileğimdeki saate baktım ve vakit bayağı ilerlemiş gözüküyordu. Partiye gidemeyeceğimden son derece emindim. Fularımı sıkıca sıkıp, eve doğru yol almaya başladım. Sersemleşmiş bir şekilde yürüyor olacağım ki ayağım yalpaladı.

Bir anda ağaçlık taraftan gelen sesle irkildim. Kendimi toparladım. Göz ucuyla sesin geldiği tarafı inceledim. Ağaçlar ve üzerlerindeki gecenin karanlığından başka hiçbir şey gözükmüyordu. “Nerissa...Nerissa!” diyordu biri. Ses tanıdık geliyordu fakat bir o kadar da uzak. “Kimsin?” diyebildim, tüm soğukkanlılığımı toplayarak. Havanın soğukluğuna, birde buz gibi seste eklenmişti. Korktuğumu belli etmek istemiyordum. Tüm gücümle ellimdeki çantayı tutuyordum. Eğer bana saldırmak isterse tıpkı filmlerdeki gibi belki kafasına vurabilirdim.
Sonra bu saçma düşünceyi kafamdan sildim, adama odaklandım. Karşımdaki her kimse bana zarar verebilirdi. Bir gölgenin tam karşımda fakat biraz geride duruğunu fark edebiliyordum. Bunun bir tuzak olduğunu düşündüm bir an O her kimse aydınlanmayan tarafta duruyordu. Sorumu tekrarlamayı düşündüm:

-Kimsin?

Karşı taraftaki bir adım atarak “Benim Alex.” Dedi. Alex mi? Diye düşündüm kendi kendime. İçimdeki kopan fırtınayı durdurmaya yetmişti bile. “Ne yapıyorsun orada?” dedim çabucak. “Benden tiksinme, lütfen!” Ne olduğunu anlayamamıştım bile. Canı oyun falan mı istiyordu yoksa bu bir vampir sendromu falan mıydı? Ben bunları düşünürken o da ayın ışığının vurduğu yere geçti. Bende tüm kuvvetimi topladım ve ona biraz daha yaklaştım. “Ne oldu?” der demez, gömleğinin üzerindeki kan midemi kaldırmaya yetmişti. “Sen ne yaptın?” Acı ve hayal kırıklığı tüm bedenimi kaplamıştı ve içim titriyordu. “O… sana asılıyordu.” Diye kestirip attı. O böyle bir şeyi asla, ve asla yapamazdı. Ona inanamazdım ama o bunu kabul ederken, ben nasıl inkar edebilirdim? O dost yüzü yok olmuş yerini bir haine bırakmıştı. “Sen böyle bir şeyi yapamazsın değil mi?” Dehşet. İşte o sesim öyle çıkmıştı. Şu saniyelerim ölüm gibi geliyordu. Ölümü yaşıyor muydum? O neydi hiçbir fikrim yoktu ama şuanı düşündükçe kötü bir olmalıydı. Evden ne ile çıkmıştım ama şimdi görüyorum ki her şey boş. Anlamsız. Aradığım kelime buydu belki. Ne saçmalıktı bu böyle? Alex’in yaptığı tam çocukçaydı.

“Dayanamadım, üzgünüm. Tüm duygularımı kapatmama rağmen onu görmezden gelemedim.” Bakışlarında, anlamsız ifade oluşmuştu ve belki neler saklıyordu içinde? Benim anlamadığım ve anlayamayacağım, anlamsız gözüken anlamlı ifade… Onun düştüğü durum iç parçalayıcı olabilirdi ama onun parçaladıkları, ne olacaktı? Ona fazla sert davranmamalıyım. Onun nasıl hissettiğini bile doğru dürüst bilmiyorum. Tek bildiğim şey; tüm duyguları binlerce kat daha fazla hissedebildiğiydi. Belki onu rahatlatabilirdim. En iyi yol, onu evime götürmekti. İçimdeki harap olmuş duygulara aldırmayarak, “Bana gidelim ve sende şu yaptığını düşünme.” Dedim, onun koluna girerek.

Evin ışıklarını açtığımda, ev o canlı halini almıştı. Onu odama çıkardım. Oda da biraz yürüdü ve sessizliği bozarak konuştu:
-Yaptığım kötü bir şeydi, farkındayım. Üzüldün değil mi?
Dedi, kollarını kavuşturarak. Hem onun üzerine fazla gitmek istemiyordum hem bu konuyu açmakta istemiyordum Fakat kendimi cevap vermek zorunda hissettim. “Sence?” diyebildim, devam ettim. “Sırf bana ilgi gösterdiği için onu öldürdün değil mi?” diyebildim fısıltıyla. Gözleri bana bakmıyordu artık, başka yere çevirmişti gözlerini. Ağzını açtı ve bir süre öyle kalakaldı. “Gözüm döndüğünde kontrol edemiyorum. Ve o, bana gelip seninle ilgili şeyler söyledi. Bende dayanamadım ve işte olanı biliyorsun.” Gözleri, gözlerimle buluşmuştu. “Ne dedi?” dedim, sesimin tonu biraz yüksek çıkmıştı. Yüzüme, boş bir bakış fırlattı. Suç işlemiş çocuklar gibi bakıyordu adeta. Onu azarlıyor muydum? Hiç bilemiyordum, hiçbir şey düşünecek halde değildim. Odada hala sessizlik hakimdi. “Çünkü hiçbir şey söylemedi, bunları uyduruyorsun ve bir kerede ‘Böyle olmalıydı,’ desene.” Dedim. Sesim tam istediğim gibi çıkmıştı. Güçlü ve kendinden emin bir şekilde…

Birden sinirlendi ve masanın üzerindeki eşyaları yere dökmekle attı sinirini. Sakinleştiremezdim onu çünkü ben bile sakin olamıyordum. Yerde olan eşyalara göz attım. Ojelerim kırılmıştı ve parfüm şişem paramparça olmuştu. Bir şey söylemek isterdim. Yapamazdım, bir şey söyleyemezdim. Ağzımı açsam, hangi durumla karşı karşıya olacağımı bilemiyordum, sustum. O yüzden sustum. Her şey daha kötüye gitmesin diye, sustum. Başı öne eğilmişti ve yerden kaldırdı. Gözlerime bakmıyordu artık ya da bakamıyordu. Gözlerini boş duvara dikmişti. “Bir süreliğine yokum, kendine iyi bak!” demesiyle, odada aniden oluşan esinti, bir oldu. Gözlerim istemsizce pencereye kaydı. Perdenin sallantısından başka hiçbir şey görmüyordum. O artık çekip, gitmişti.

Odada artık bir tek ben kalmıştım. Dağılmış eşyalarla, dağılmış beni yapayalnız bırakmıştı. Aniden öfkesi, sebepsizce gidişi bana bir şey kazandırmıştı. Vampirlere katiyen ve katiyen güvenemezdim. İçimdeki seslere kulak vermeyi dilerdim ama o acılarımı, saflığımı uyudukları uykularından uyandıramazdım. Onları uykuya hapsetmeliydim, sırf şu güven konusu yüzünden… Olduğum yere oturdum. Birden burnuma parçalanmış olan parfümümün kokusu geldi, genizlerime kadar yakıyordu beni. Belki, beni en son yakacak şey bu olurdu. Parfümü toplamak için eşyalara baktım. Dikkatimi çeken, Erica’nın davetiyesi oldu.

Elimde ne vardı? Kaçırdığım doğum günü partisi, kaybettiğim bir platonik, beni yapayalnız bırakan dostum ve paramparça olmuş ben. Ne harika(!) Sıfırdan başlamak derler ya, işte bende öyle yapacağım. Yeniden düzen oluşturacağım. Oturduğum yerden kalkarak parfümün parçalarını elime aldım ve masaya bıraktım. Bırakırken, aynada kendimi gördüm. Bu ben miydim? Çikolata rengindeki bedenimde, parlayan cam gözlerimden akan yaşları gördüm. Bu ben miydim? Göz kalemi akan kız... Evet, ta kendisiydim. Aynada olan bana ya da bana benzeyen her kimse ona doğru “Hata bende mi? Bendeyse, nerede hata yaptım?” diye mırıldandım. Artık ağlamak yoktu, ben böyle biri değildim. Gözyaşlarımı sildim, aynaya doğru gülümsedim. Belki yeni bir hayat bekliyordur beni. Odayı toplarken, en sevdiğim şarkıyı mırıldanıyordum. Yaralarım hemen kapanmazdı. Bu yüzden ben onları çabuk iyileştirmeye çabalıyordum. Kabuğu deşmemeye çalışıyordum. Ve çalışacaktım da. İçimden susturmak istediğim ses, kulaklarımda yankılandı:
-Zayıfsın!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dan McCarthy

V. Sınıf Çaylak | K.Ç. Lideri V. Sınıf Çaylak | K.Ç. Lideri
Dan McCarthy



Mesaj Sayısı : 200
Nerden : Antalya
İş/Hobiler : Basket,Rp ve Başak ( En büyük hobim =) )

Karakter Kartı
Rp Puanı:
Nerissa ^^ Left_bar_bleue100/100Nerissa ^^ Empty_bar_bleue  (100/100)

Nerissa ^^ Empty
MesajKonu: Geri: Nerissa ^^   Nerissa ^^ EmptyC.tesi Ağus. 20, 2011 9:38 am

Anlatım biçiminiz çok güzel. Kurgunuzda güzel.''-Kimsin?'' yerine ''Kimsin?'' yazsaydınız daha doğru olurdu. Görünümü ve uzunluğu da güzel. Açıkçası güzel yazmışsınız. Puanınız bir hatadan dolayı 98. İyi roleplayler^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Nerissa ^^

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: büyücülere dair :: Seçim Bölgesi :: Puanlama Merkezi-